Nato ve Füze Kalkanı hakkında,

İsrail’in korunması için, ya da Avrupa’nın korunması için, hele de İran, Suriye vs. ülkelere karşı girişilen bir askeri operasyona Türkiye’nin hangi şartlarda olursa olsun destek vermesi kesinlikle kabul edilemez. Nato içinde krize neden olmak filan da beni hiç korkutmuyor. Hükümet arada bir gösterdiği onurlu tavrı göstermeli ve gerekirse Nato’dan da ayrılabileceğimizi dile getirmeliydi. Sakın bana Nato’dan ayrılırsak bizi kurt kapar edebiyatı yapmayınız, zira bütün kurtlar Nato’da zaten ve on yıllardır dünya halklarını sömüren kapitalizmin bekçiliğini yapıyorlar. IMF konusunda olduğu gibi Nato konusunda da aynı düşünce içerisindeyim, onurlu bir şekilde yaşamak mümkün olmuyorsa aç kalmayı ya da ölmeyi tercih edecek bir kültüre sahip olduğumuza inanıyorum. Gerçi aç kalacağımız ya da öleceğimiz de yok, emperyalizmin fobik klişeleridir bunlar da. Yaşamak ve karnını doyurmak için paylaşmak zorundasın. Sadece ben, hep ben dersen birgün mutlaka seni de yok edecektir benliğin.


Hamiş: Naipaul hakında ise her fikrini beğenmediğin adamı ülkeden kovalama kampanyasını fazlasıyla tehlikeli buluyorum. Ancak öte yandan Hilmi Yavuz’un kendisi bir tarafa, söylediklerinde ciddiyet payı var, Edward Said alıntısında özellikle. Sömürge aydını bağlamında söz konusu yazara tepki gösterilmesini haklı ve gerekli görüyorum. Özellikle bu tepkiyi değerlendirirken sömürülen halkları ya da İslam karşıtlığını hiç hesaba katmadan sadece bir enetelektüel elitizm üzerinden konuşan bizim sömürge aydınlarımız midemi ekşitiyorlar. Yani kendimize ahmak diyebilmeyi maarifetmiş gibi göstermek, artık modası geçmiş bir söylemdir. Naipaul’un gelmesinin engellenmesi yanlıştı fakat bir onur verilmesi de yanlıştı.

 

+ There are no comments

Add yours