17 Aralık ve saire…

Hamiş: “Cemaat” kavramı nurcuları kastetmek için kullanılmamıştır. Cem olan, bir arada bulunan insanları kastediyorum.

28 Şubat, Odatv, Ergenekon vs. davalarında neredeyse tutuklu sanık kalmadı artık. Bu adamları içeri alanlar kimdi, bırakanlar kim; şimdi akp’nin yolsuzluk yapan vekillerini, bakanlarını alanlar kim?..
İşte bütün bunların sebebi ahlak yoksunluğudur. Hiç şüphem yok ki akp ve Gülen grubu bir şekilde bir orta yol bulurlarsa, yolsuzluk yapanların hepsi de aynı Çevik Bir gibi bu işten sıyrılacaktır.

Etrafa böyle birden sis çöktüğünde akla kara birbirine karışır. Gri olur herşey. İnsanlar da birşey anlayamadığı için hemence taraftargirliğe meyleder. Düşmanın düşmanı dost olur, dostun düşmanı da düşman.
İşte asıl o zaman çökmeye başlar cemaat.

Ergenekon davasında da hukuk tek gözlü canavardı şimdi de öyle. Hep aynı mantık, bizimkiler ve sizinkiler. İşte cemaat olmanın belki de tek çatlağı buradadır. Ama cemaat olmanın, parti, grup, aile olmanın de ön şartı ahlaklı olmaktır. Hele ki Müslümansanız. Kul hakkını yiyenlerin yediklerini sizinle, yani “halka hizmet eden” kurum/parti/cemaatle paylaşması yediğiniz haltın kul hakkı olduğu hakikatini değiştirmez. (Bkz. Süleyman Mercimek olayı)

O yüzden her insanda olduğu gibi her “aile”de de aklar ve karalar vardır. İnsan kendindeki akları seçtikçe güzelleşir, kendini sağaltır. Karaları seçtikçe de çirkinleşip hastalanmaya başlar. Ve bu hastalık veba gibidir, hızlı yayılır ve sadece bir insanı, bir cemaati, bir partiyi değil, toplumun tamamını çürütür.
Kolay yoldan kazanmak varken uzun yolu tercih eden tüccara “enayi” diyen bir toplumuz biz.

Tayyip Erdoğan, dedikleri gibi hakikaten de delikanlıysa, cesursa, yoksulun, mazlumun, ezilenin yanındaysa, işte Allah onun önüne çok güzel bir fırsat getirdi; hükümete karşı operasyon yapan çetelere kustuğu kinin aynısını babasının oğlu ya da kendi oğlu bile olsa yanıbaşındakilere de kusebilecek mi? İnşallah bu sınavdan geçebilir. Aksi halde bütün sınavlardan çakmış olacak çünkü.

Başbakan bunu yapamazsa da hiçkimse endişe etmesin bence, olan sadece başbakana ve partisine olacaktır. Bu ülke içinden yeni liderler, yeni kadrolar mutlaka çıkartacaktır. Kirlenmemeyi, temiz ve ahlaklı kalmayı beceren birini bulana kadar da bunu denemeye devam edecektir. Her darbeden sonra inatla bunu denedi çünkü. Her ne kadar modernleşme serüveniyle malül de olsa, Rumeli’den Basra körfezine, Kuzey Afrika’dan Bangladeş’e kadar bütün bu coğrafya yazılı olmayan insanlık tarihinin büyük sahnesidir. Oyun hep burada oynanmıştır.
… falandır filandır…
Ne anlatıyorum, ben de bilmiyorum ama sanırım memleketin üstüne çöken bu ağır koku midemi bulandırıyor. Bazen düşünüyorum da, hiç bulaştırmasa mıydım kendi ruhumun karanlığını bu dünyanın karanlığına…
Hayır… Ne demişti Hüseyin Hoca,
“Sen ne bakıyorsun bu çarkların böyle hoyratça, sana dostunu bile unutturacak kadar hızla dönüşüne, biz cümlenin faili değil kendisi olmaya, cümle içinde eriyip yok olmaya geldik bu âleme. ”

Peynirli börek olsa da koklaya koklaya yesek…